Üniversitelerde kışla mantığı

Son rektör atamalarının ardından kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılan üniversitelerdeki anti demokratik seçim sistemi, maalesef yine unutuldu. Demokrasinin beşiği olması gereken bilim yuvalarında, yöneticilerin demokratik olmayan yollardan seçilmesinin oluşturduğu tezat bir sonraki rektörlük seçimlerine kadar rafa kaldırıldı.

Ben bu durumu milletvekili dokunulmazlıkları ile ilgili her seçim öncesi alevlenen, daha sonra ise kulak ardı edilen tartışmalara benzetiyorum. Seçimlerden önce tüm siyasi partilerin gündemine milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması giriyor, seçimden sonra çıkıyor. Değişen bir şey olmuyor. Üniversitelerdeki seçim sistemi tartışmaları da böyle yaşanıyor… Seçim dönemi geldiğinde, herkes sistemi anti demokratik buluyor ve eleştiriyor, seçimden sonra her şey unutuluyor…

Biliyorsunuz ki, rektör adayları önce öğretim üyelerinin oyları ile sıralanıyor. Sonra oluşturulan liste Yüksek Öğrenim Kurumu’na gönderiliyor. Yüksek Öğrenim Kurumu, kendi fikrini de ekleyip listeyi Cumhurbaşkanı’na sunuyor. Cumhurbaşkanı da bu listeden birisini rektör olarak atıyor. Atanan kişi; bazen ikinci, hatta üçüncü sıradaki aday olabiliyor… Bu aşamada yapılan oylamanın gereksizliği tartışılıyor. Oysa, üniversitelerdeki seçim sisteminde tartışılması gereken başka anti demokratik yöntemler de bulunuyor…

Gelin Akdeniz Üniversitesi’nin son seçimlerini öne çıkararak, yüksek öğrenim kurumlarının seçimlerindeki asıl anti demokratik uygulamanın ne olduğunu tartışalım….

Akdeniz Üniversitesi’nde 670 öğretim üyesi, bin 204 öğretim görevlisi, bin 264 idari personel ve 25 bine yakın öğrenci bulunuyor. Toplamda baktığınız zaman üniversitemiz, 28 bin küsur kişilik dev bir aile oluyor… Bu ailenin reisi olarak tanımlayabileceğimiz rektörün seçiminde sadece 670 öğretim üyesinin oy hakkı bulunuyor… Geride kalan öğretim görevlileri, idari personel ve öğrencilerin ise kendilerini yönetecek kişi ile ilgili fikir beyan etmek gibi bir hakları bulunmuyor…

Biz, Cumhurbaşkanı’nın atama hakkını öne çıkararak, üniversitelerdeki seçim sisteminin anti demokratik olduğunu söylüyoruz. Oysa, asıl anti demokratik durum, seçimin kendisinde bulunuyor… Bir toplumda eğer seçim sistemi varsa, o toplumu yönetecek kişi, toplumu oluşturan bireylerin tercihleri ile belirleniyorsa, bu hakkın sadece belirli bir zümrenin eline bırakılması demokrasiye ters olan ana unsurdur…

Azınlıkların çoğunlukları yönetme biçimi üniversitelerin temelindeki en büyük yanlıştır…

Seçilme hakkı bir takım kriterlere bağlanabilir… Seçme hakkının kriterlere bağlanmasının ise, demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur…

Üniversitelerdeki ‘azınlığın hakimiyeti sistemi’ sadece seçimlerle de sınırlı kalmıyor. Bir bakıma kışla mantığının hakim olduğu yüksek öğrenim kurumlarında, öğretim üyelerinin imtiyazlı kişiler olması her alanda dikkat çekiyor. Yemekhanelerden, sosyal tesislere kadar her birimde öğretim üyesi, öğretim görevlisi, idari personel ayrımı net bir şekilde yapılıyor. Oysa üniversitelerdeki eğitimde öğretim görevlilerinin etkisi ve katkısı yadsınamayacak kadar fazladır. Bu durum bir bakıma askerlerdeki ‘Subay-Astsubay’ ayrımına benziyor. Genel Kurmay Başkanlığı, SABAH Gazetesi yazarı Umur Talu’nun yıllardır bu durumun üzerine gitmesiyle, astsubayların haklarında iyileştirme yaptı. Üniversitelerde öğretim görevlilerinin haklarında ne zaman iyileştirme yapılacağını merakla bekliyorum….

 

---------------

 

DÜNYA ATASÖZLERİ

 

Dinlemekten akıl,söylemekten pişmanlık doğar. İTALYA

Satın alırken kulaklarını değil, gözlerini kullan. ÇİN

Düşünmeden konuşmak, nişan almadan ateş etmeye benzer İNGİLİZ

Borç verirken ya paranı, ya dostunu kaybedersin. ARNAVUT

İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlarlar. İSKOÇYA

 

------------

 

Doğanoğlu Muratpaşa’ya mı?

 

Dün gazeteyi tamamlamak üzereyken sürpriz bir haber geldi. Hemen sayfaları değiştirdik ve bugün yaşanacak bu gelişmenin ön haberini siz okuyucularımızla paylaşmak istedik. Demokrat Parti üyesi Gaye Doğanoğlu ile Muharrem Kaya, bugün Ankara’da düzenlenecek törenle Ak Parti’ye geçecekler. Doğanoğlu ve Kaya’nın rozetini ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bizzat takacak. Seçimlerin yaklaştığı dönemde oldukça sıklaşan transfer haberlerinden bu gelişmeyi farklı kılan bazı unsurlar var. Muharrem Kaya Demokrat Parti’den İbradı Belediye Başkanlığı görevini yürütüyor. Belli oldu ki, Kaya önümüzdeki seçimlerden Ak Parti adayı olacak. Gaye Doğanoğlu ise yine Demokrat Parti’den Muratpaşa Belediye Meclis üyeliği görevini yürütüyor. Daha önce de DYP çatısı altında politika yapan Doğanoğlu, Antalya’nın sevilen bayan politikacılarının başında geliyor. Ak Parti’nin Muratpaşa’ya kadın aday göstereceği tartışmaları gündemdeyken bu transferin gerçekleşmesi, acaba bu isim Gaye Doğanoğlu mu sorusunun kafalarda oluşmasına neden olacak. Rozet takma töreninin Ankara’da, Başbakan’ın da katılacağı bir törenle yapılacak olması, dedikoduların bu yönde daha da yoğunlaşmasına neden olacak.

Bu transferlerin normal olmadığı ortada. Önümüzdeki günlerde Antalya politikasında bu tür sürpriz gelişmelerin sık yaşanacağı anlaşılıyor…

 

 

Yayın Tarihi
25.11.2008
Bu makale 8707 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
aile içi demokrasi sadece anne baba odaklı olmamalı diyorsunuz yani. çocuklar da oy kullanmalı. kendi evinizde bunu bir uygulayın isterseniz. bakın ne oluyor sonucuna. alternatifiniz nedir onu da anlatın isterseniz. onun ne kadar demokratik olduğuna bakalım bir de. çıkar ilişkisinin sürdürüldüğü ve kendisine inanan insanlarla siyasi partilerle ilgili bu transferleri ne kadar ahlaki bulup bulmadığınızı merak ediyorum. bununla ilgili düşüncenizi de bilmek istiyorum.

01.12.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!