Bilindiği üzere, Lonca sisteminde “çırak, kalfa, usta” gelişim
üçlemesinde son aşamadır. Sözlüklerde : “işinin eri(ehli),
becerikli kimse” ve “bir iş kolunda bütün incelikleri kapsayan
nitelikte yetkili olan kişi” olarak tanımlansa da inandığım
ustalık kavramı bu tanımların daha ötesindedir.
Zanaatle başlayan tanımlamalarda genellikle mesleki bir
gelişmeyi ve tecrübeyi ifade etse de meslek dışı gelişimleri
ve tecrübeleri de kapsadığına inanırım.
Günümüzde, gerek iş dünyası ve yönetim kavramı açısından,
gerekse de yaşam standartları ve anlayışı açısından ustalık,
mesleki gelişimlerden çok daha ötesine ihtiyaç duyar.
Sosyal yapı, dernekler, felsefik çalışmalar ve örgütlenmeler de
bu yöndeki gelişimi hedefler. Ustalık, mesleki gelişimle birlikte
insani gelişimi de kapsar, bilgelik ve erdem ister.
Zaman durduramadığımız bir parametre ise bağlı olarak değişim
ve gelişim de durduramayacağımız parametrelerdir. Dolayısıyla
yeni ve yenilik olduğu sürece öğrenme de sonsuzdur.
Değişimin ve gelişimin sürekli olduğu dünyada, sürekli
“en iyi bildiğini sanmak” ve “en zeki olduğuna inanmak” hatadır.
Hiçbir okula gitmese de,
birden çok akademik eğitimi başarıyla tamamlasa da,
her insan geldiği her yeni düzeyin acemisidir. Ve İnsan,
acemisi olduğu her durumda iyi ustalara ihtiyaç duyar.
Sonsuz olan öğrenme ihtiyacını “deneme yanılma” yöntemi ile
gidermeye çalışmak, bedeli en ağır öğrenme biçimidir.
Ve ne yazık ki en çok kullanılanıdır.
İyi ustalara sahip olmak bir ihtiyaçtır.
İyi ustalara rastlamak bir şanstır.
Henüz gelişimini tamamlamamış,
dinleme, anlama ve öğrenme yetenekleri gelişmemiş,
az bilgi ile çok fikir sahibi olmuş ustalar,
bu işte çok kısa kalır…