Volkanlar da sizi yaşatıyor! Yok demeyin!

Küresel İklim’in pek çok denge/sigorta noktaları bulunması yanında, “kontrol altındaki dünya yaşamının” özel (denge) koşullarının önemlilerinden biri de jeolojik olayları belirleyen Levha Tektoniği Kuramı mekanizması oluyor.

Levha Tektoniği Kuram’ı; okyanus ve atmosferdeki dolaşım üzerinde etkili olan ve jeolojik zamanlar boyunca ‘yerkabuğu levhalarının/plakaların kaymasıyla’ biçim ve yer değiştiren kıtaların bugünkü konumunu ve topoğrafyasını da belirleyen Kuram oluyor. Sözkonusu bu Kuram; geçmişte ‘tek ve büyük bir süper kıta olan’ anakara Pangeae’nın, yarılarak parçalara ayrıldığını, ortaya çıkan parçaların, bugün yeryüzünde görülebilen yerlerinde izlenen kıtaların, bugünkü konumlarını alabilmek için ‘birbirlerine göre hareket etmeye’ başladığını; volkanik faaliyetler, dağoluşumları, depremler gibi hadiselerin de ‘açıklayıcısı’ olduğunu öngörüyor. Yerkabuğu/arz ile ilgilenen bilimadamlarının hemen tamamı, Levha Tektoniği Kuramı’nın, bütün dünyanın bugüne değin ve hâlen de süren oluşumunu, doğru olarak açıkladığını, yerkabuğunun sonradan parçalanması sonucu ortaya çıkan plakaların/levhaların, birbirlerine göre hareketlerinin sonucu olarak bugünkü dünyamızın dengeli şekillenmesini bize ayrıntılı veriyor.

***

Levha Tektoniği Kuramı’nın, iklimi etkileyen çok önemli faktör olduğu söyleniyor:   “Yeryüzünün oluşumundan günümüze değin iklimi etkileyen iki temel faktör olmuştur: Birincisi; litosferde Plaka tektoniği hareketleriyle onbinler ve yüzbinlerce yıl boyunca görülen dağ oluşum hareketleri, okyanus ortası açılımlar ve bunlara bağlı volkanik faaliyetlerdir. Bunlar, dünyamızın oluşumundan itibaren yerel ve bazı dönemlerde küresel ölçekte iklimsel değişimlere neden olmaktadırlar. İkinci temel etken; katostrofik (-büyük değişimler, bir anda gerçekleşebilen büyük çaplı değişimler) veya ekstra terrestriyal (-dünya dışı) olaylardır ve dünyamız dışında gelişen, ancak yerküreyle atmosferi tümüyle etkileyen küresel düzeyde olaylardır.” deniliyor (1). Söz edilen ikinci faktör, dünyamızın da içerisinde bulunduğu Güneş Sistemi, dolayısıyla Evren Sistemi ile ilişkili, yani ‘ilk başlangıçla (Kontrol altındaki dünya yaşamı gerçeği ile)’ ilişkili oluyor. Dünya ile ilgili konuştuğumuz için de, Levha Tektoniği Kuramı, “kontrol altındaki dünya yaşamı gerçeği; bir başka deyişle, ‘Tanrı Gerçeği’” dışındaki birinci faktör oluyor.

Levha Tektoniği Kuramı’nın, Kur’an-ı Kerim öngörülü olduğu gerçeğini sonraki yazıma bırakarak konuma devam edersem de; Levhaların çarpıştığı yerlerde dağlar oluşuyor, ayrıldığı yerlerdeyse kıtalar bölünüyor, bu arada okyanuslar doğuyor ya da kayboluyor; geçmişte bu mekanizma aşırı bir şekilde yaşanıyorken, insanın yeryüzüne ‘ayak basışı’ sonrası dengede sürüyor. Kuram’ın mekanizması sonucu yerkabuğu altındaki mağma; volkanlar tarafından dışarı atılırken, milyonlarca yıldır tortullar tarafından saklanan Karbon’u da ‘levha hareketleri olan -dalma/batma- hadisesi ve volkanizma sonucu’ atmosfere ‘geri’ veriyor. Bu veriliş sonrası Karbon oksitlenerek, Sera etkisini/ısınmayı arttıran Karbon gazına dönüşüyor, volkanlardan püskürme ile çıkan ‘tozlar’ ise, soğutucu etkisi işlevi görüyor, haliyle de, Küresel Isınma’nın doğmasına (normalin dışında sıcaklığın aşırı olmasına) imkan verilmiyor. Bunu şöyle ifade edersek de: Yerkabuğu Levhaları’ndan bir ‘Okyanus Levhası’nın kireçtaşı tortularında biriken Karbon, Levha Tektoniği Kuramı’ndaki ‘dalma-batma’ olayı ile kıta Levhasının altına indikçe, ısınarak erime noktasına ulaşıp magmaya dönüşerek, çok uzun zaman boyunca alt tabakalarda kalabiliyor veya çok daha az bir sürede yerkabuğundaki kırıklardan yüzeye doğru püskürüyor. Mağma, bu şekilde volkanlar tarafından dı­şarı atılırken, milyonlarca yıldır tortullar tarafından saklanan Karbonu da at­mosfere geri verip atmosferi ısıtıyor; buna karşın ise, püskürme ile çıkan toz’ların ters etkisi olup ısınmayı soğutuyor.

Siz hissedemezsiniz de ya da istemeseniz de, üzerinde yaşadığınız Levhalar (Plakalar), hareket edip yerküre ve küresel iklim için, ‘küresel sigorta (küresel denge)’ olmasını sürdürüyor.

***

Yeryuvarında oluşan sürekli aşınmalar ve denizlerde gerçekleşen sürekli tortulaşmalar da, Karbondioksit derişimini etkiliyor, yeryuvarında kayaçların ayrışması sırasında, gerek silikatlı mineraller, gerek karbonatlı mineraller, CO2 ve H2O ile reaksiyona girerek Ca(HCO3)2 /Kalsiyum bikarbonat bileşiminde oluşturduğu ürün, eriyik olarak denizlere taşınıyor; bir süre sonra da denizlerdeki bikarbonat iyonları kireç olarak çökelerek deniz tabanında bir katman oluşturuyor. Bu durum ise, ayrışma sonucu her ayrışan silikat molekülü başına 2CO2 molekülü bağlanarak denizlere taşınması ve zamanla denizlerde çökeltilerek tortul karbonat kayacı oluşturup, atmosferden 2CO2 molekülü eksilmesi, ama aynı zamanda; Karbondioksit fazlalığı dengelenmesi de oluyor. Bu yolla da, atmosferden karbondioksit gazı azaldıkça, dünyamızın iklimi ısınmıyor, soğuyor; ancak, kalsiyum karbonat (CaCO3) çökeli olarak bağlanan karbondioksit moleküllerinin bir kısmı, magmatik faaliyetler (yine Levha Tektoniği Kuramı etkinliği) sonucu (CaCO3 = CaO + CO2) tekrar Karbondioksit olarak atmosfere geri veriliyor; bu şekilde de Karbondioksit dengesi sağlanıyor.

Sözkonusu bu denge hâli, ‘Karbon Çevrimi’; Karbon Çevrimi de Levha Tektoniği Kuramı ile bağlantılı bir mekanizma oluyor. Böylelikle, Levha Tektoniği Kuramı gereği gelişen volkan patlamaları ile ayrışmaların da denge sağladığı bilinebiliyor. Mesela, 100 yıl öncesinde aktif sualtı volkanizması ve deniz tabanı yayılması yaşanması hâlini gösteren jeolojik deliller, deniz seviyesi yüksekliğini, ama aynı zamanda, karbondioksit bolluğunu; yani atmosfere büyük miktarda karbondioksit salındığını ve iklimin sıcak olmasını gösteriyor. Karbondisoksitin bu fazlalığı aşın(dır)ma ve denizlerde karbonat çökelmesi/gömülmesi ile dengeleniyor.

***

Bu noktada, insanoğlunun ‘Küresel Isınma’ya sebebiyet verdiğini iddia edebilenlerin cevaplamaları gereken bir soru da şu oluyor: Eğer “Kontrol altında dünya yaşamı”nı kabul etmiyorsanız, üzerinde her gün ayak bastığınız kıtaları (okyanus zeminini ve kara parçalarını) üzerinde taşıyıp yüzdüren koca Plakaların (Levhaların), bugünün topoğrafyasını şekillendiren ve Karbon dengesi de ortaya çıkaran hareketlerini kim ortaya çıkardı? Ya da Levha (Plaka) hareketleri neden ortaya çıktı ve neden de hâlâ ‘dengeli’ işlevini sürüyor? Ya da eğer tektonik levha (plaka) hareketleri olmasaydı, ‘iklimden/yaşamdan’ kim nasıl söz edebilecektir?

Evren Sistemi’nin ‘ilk hareketi’ olan ‘genişleme hareketi’ni sağlayan (Kur’an-ı Kerim: Zariyat/47), yerkabuğu levhalarının da hareket sağlayıcısı, dolayısıyla; yaşamın hazırlayıcısı, iklimin de kurucusu oluyor. Sonraki yazımda ortaya koyacağım; Levha Tektoniği Kuramı’nın esası ile, Kuran-ı Kerim ayetleri örtüşmesi (2),  “kontrol altında dünya yaşamı” gerçeğini bilimsel olarak da ortaya koyan nitelikte oluyor. Levha (Plaka) hareketleri sonucu oluşan volkanların püskürüp de “‘Normal değil, Aşırı Küresel Isınma’” olmasına dur deyip, gezegenin aşırı ısınmasına engel olması, KüreselısınDIRmacıların gürültüsünü örtüyor! Volkanlar dün de püskürüp küresel iklim dengesine kendi katkısını koyuyordu, bugün de püskürüp bunu yapıyor.

***

Volkanik patlamaların iklim üzerindeki dengesel etkisi, tarihteki büyük volkanik püskürmeleri takip eden zamanlarda dünya ikliminde ‘geçici’ bir süreliğine yaşanan önemli değişikliklerden de görülebiliyor. Mesela, Endonezya’nın Sumbawa Adası’nda yer alan Tambora volkanının, 5 Nisan 1815 tarihindeki patlaması, küresel iklimdeki ısınmayı soğumaya çevirmiş, patlama sesi 1400 km. uzaktan duyulan volkan patlamasının, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki etkisinden dolayı 1816 yılı, ‘yaz mevsimi olmayan yıl’ olarak adlandırılmıştı. “… Java adasının doğusundaki Tambora volkanı 1815 de faaliyete geçtiğinde çıkardığı malzemeler 40-50 km kadar gökyüzüne yükselerek Güneş ışınlarını engellenmiş ve küresel sıcaklık 3 derece kadar düşerek küresel soğuma yaşanmıştır. Bu nedenle 1816 yılı ‘Yazı Olmayan Yıl’ adlanır…3 derece kadar sıcaklık düşmesi nedeniyle özellikle kuzey yarım kürede yaz aylarında sıcaklıklarda ani düşmeler yaşanmıştır.” (3). Volkanın patlamasının ardından Tambora’nın alçak bulutları atmosferi kaplayarak dünyayı ısıtan güneş ışınlarının girişini kısıtlıyor, ısınmanın, soğuma olmasını sağlıyordu. Tıpkı bunun gibi, 1883’teki Krakatoa patlaması da, muhtemel ‘Aşırı Küresel ısınmayı’ yavaşlatarak okyanusların soğumasını sağlıyordu. “Yeryüzünde kaydedilen en muazzam yanardağ patlamalarından biri olan 1883’teki Krakatoa patlaması (-Kasım 1883’ten şubat 1884’e kadar ‘20 bin kilometre öteden’ dünyanın öteki ucundan gelen yanardağ fışkırmasının Avrupa ve Norveç'in semalarını geceler boyu kızıllara boyamasından alıyordu, deniliyor), Küresel Isınmayı yavaşlatarak okyanusların soğumasını sağlamış. ABD’de yapılan bir araştırma, Endonezya’daki Krakatoa Yanardağı’nın 1883’te patlamasının 20’nci yüzyılda okyanuslardaki ısınmayı ve deniz sularının yükselmesini yavaşlattığını gösteriyor…patlama, okyanus yüzeyinde su sıcaklığının soğumasına neden oldu ve bu soğuma daha derin katmanlara inerek yıllarca devam etti…California'daki Lawrence National Livermore Laboratuvarı'ndan iklim uzmanı Peter Gleckler, patlamanın okyanus ısısı üzerindeki etkisinin daha önce tahmin edilenden çok daha uzun sürdüğünü ifade ediyor. Gleckler, bu soğumanın insan faaliyetlerinin neden olduğu okyanusların ısınmasını ve deniz suları seviyesindeki yükselmeyi büyük ölçüde telafi etmeye yettiğini söyledi.” deniliyordu (4). Görülebildiği gibi de, bir volkanik faaliyet bile, insan faaliyetlerinin sebep olabileceği okyanusların ısınmasını ve deniz suları seviyesindeki yükselmeyi önlemek için yetebiliyor. Daha yakın zamanda, 1991 yılının Haziran ayında, Filipinler'deki Pinatubo volkanında meydana gelen patlama da, küresel ortalama sıcaklığı yaklaşık 0.5 derece soğutuyordu. “1991’de Filipinler’de infilak eden Pinatubo yanardağından çıkan aerosol, dünyanın 2-3 senesinin 1 Fahrenheit derece soğumasına sebep oldu.” (5). Dikkat edilirse de, ‘0.5 derecelik’ bu değer, küresel ısınma değeri olarak kabul edilen rakamlara yakın oluyor, bu da bizim için; Küresel Isınma ‘iddiası’ ile öngörülen tehlike sınırının, herhangi bir volkanın patlaması sonucu ‘tehlike olmaktan’ çıktığının da -küresel iklim eşiğinin ölçüldüğü iddiasının yetersiz olduğunun da- delili oluyordu. Hâl bu olunca da, Küresel IsınDIRmacılarca dünyanın ‘en sıcak yılı’ ilan edilen 2007 yılı içerİsinde pek çok yanardağ faaliyete geçerek adeta, ‘olmayacağı’ cevabını veriyordu! Avrupa'nın en aktif yanardağı Etna ve Avrupa’nın en büyük yanardağları arasında bulunan Stromboli yanardağı ve -Tatil adası Hawaii’de küçük çaptaki yüzlerce depremden sonra harekete geçen- dünyanın en aktif volkanı Kilauea, faaliyetleri ile muhtemel olabilecek ‘ısınmaya’ darbe vuruyordu. Yine 2007 yılı içerisinde, Japonya’da; tam da Küresel Isınma konuşulacakken Usu volkanın patlaması, ‘Küresel Isınma olamaz’ mesajı gibi oluyordu: “Japonya'nın kuzeyinde bulunan Hokkaido asındaki Toya kentinde Usu volkanı hareket geçti. Volkandan fışkıran toz ve duman bulutu bütün adayı sarmış durumda. Adada dün sekiz önemli belediye başkanının bir araya gelip küresel ısınma konusunu tartışması bekleniyordu.” (6). Fakat bu olamıyor, Usu volkanı da, ‘Küresel Isınma var’ diyenlere adeta; -Yanardağlar da varken felaket olmaz demek ister gibi kabarıyordu!..

Bu durum, Levha Tektoniği Kuramı’nın, dolayısıyla ‘volkanların da’, yaşam için ‘fayda/nimet’ olduğunu/kontrol altındaki dünyada yaşandığını, “Normal/Gereken Küresel Isınma” dışında, “Aşırı Küresel Isınma” yaşanmayacağını unutanlara, hatırlatma gibi oluyor! Diğer taraftan, dünya üzerinde çok büyük bir felaket ortaya çıkartacak çok büyük bir volkanik patlama ‘ihtimal dahilinde olmasına rağmen de’, hiç olmadı, olmuyor. Kontrol altındaki (dengedeki) dünya yaşamını kabul etmediğimizde (bu yönüyle), volkanlar bizi düşünüyor da felaket olmuyor hâli doğuyor! İngiliz Jeoloji Derneği tarafından hükümete bağlı, ‘Doğal Tehlikeleri İnceleme Grubu’na sunulan bir rapora göre, felaket yaratacak bir patlamanın gerçekleşme ihtimali, dünyaya dev bir göktaşı çarpmasından 10 kat daha fazla ve dünya üzerinde yaşanacak büyük bir volkanik patlama sonucu atmosfere yayılacak toz ve küllerden ötürü ‘nükleer kış’ yaşanacağı ve ölü sayısının 1 milyara yükselebileceği, böylesine bir patlamaya sadece 1 kilometre çapındaki bir göktaşı çarpmasının yeteceği söyleniyor ama (7), ne ‘göktaşı düşüyor’, ne de ‘nükleer kış’ diyebileceğimiz felaket yaşatacak bir volkanik patlama görülmeyişi, ‘denge hâli’ yaşanması oluyor.

Volkanların ‘denge sağlama’ işlevi sebebiyle, yapay volkan peşinde koşan Paul Crutzen; ‘Doğaya uymaya çalışan insan çağı bitti, insana uyan doğa çağı, Anthropocene çağı başladı’ demiş bulunuyor ama, bilmiyor ki, çağ da, insan da, hep aynı, “Kontrollü/dengede küresel ısınma yaşanıyor” olmasını; ‘Aşırı küresel ısınma yaşanmadığı’ ya kabul ya da red; ‘volkanların da yaşattığı yaşamda!tercih şekilleri oluyor. Bu farkındalığı yaşayamayan Paul Crutzen’den; Küresel iklim değişikliğine karşı ‘mücadele’ etmek için şaşırtıcı projelerden biri geliyor; Filipinler’de patlayan (1991) Pinatubo Volkanik Dağı’nın, püskürttüğü kükürt parçalarının atmosferde güneş ışığını yansıtarak bir yıl boyunca dünya’yı serinletmesinden ilham alan Crutzen, yapay bir volkan yapma kararı alıyordu (8).

Peki de, Küresel Isınma’ya (!) sebebiyet verdiği iddia edilen insanoğlu, bir volkan üretip de, “Küresel Isınma varsa eğer”, gezegeni soğutabilir mi? Bundan da önemlisi, Levha Tektoniği Kuramı mekanizmasına paralel olarak çalışan volkanlar, zaman zaman püskürüp, ‘Küresel Isınmanın normalden fazla (Aşırı Küresel Isınma) olmasına’ neden izin vermiyor? Ya da volkanlara rağmen de insanın felaket getirebileceği nasıl ileri sürülebiliyor!..

***

Bilimsel akıl, ‘kendi iradesi’ ile yeryüzünde bulunmayan insanoğlunun, küresel iklimin dengesini bozamayacağını;Aşırı Küresel Isınma’ yaşansa bile, denge bozamayacağını görebiliyor. Ünlü ateist Carl Sagan; “Yanardağların, harekete geçtikleri zaman atmosfere minik sülfürik asit damlacıkları bıraktıklarını ve böylece Güneş ışığının daha fazlasının uzaya geri yansıtılarak Dünyanın biraz soğuduğunu dikkate almalıyız. Yapılan hesaplamalara göre, büyük bir patlama Dünyanın sıcaklığını birkaç yıl için 1 santigrat derece Celcius düşürebilir. Atmosferin alt katmanlarında, sanayideki baca dumanı kirliliğinden kaynaklanan sülfir içerikli minik parçacıkların oluşturduğu Dünyayı soğutan bir örtü bulunduğunu…hatırlamalıyız.” diyordu (9). Örtü varsa, ki var, ‘örtüyü çekip, dünyanın ısınmasını önleyen de var’; yani, “Kontrol altında dünya yaşamı” yaşanıyor demek oluyor. Yanardağ/Volkan püskürmeleri, güneş ışınlarını tutarak önce okyanus yüzeyinde, sonra daha derinlerde anormal bir soğumaya sebep olduğu için, doğabilecek ‘Aşırı Küresel Isınmatehlikesini  (normalden fazla Küresel Isınma yaşanmasını)’ önlüyor. İnsanoğlu, bunun da sadece seyircisi olur, başka bir şey olmaz, olmuyor.

***

Bugünün iklimini dünden şekillendiren Levha Tektoniği Kuramı(!!), Son Buzul Dönemi sonu dünyanın insanoğlu için yaşanabilir olmasına katkısını koyduktan sonra dengeli bir mekanizma halini alıyor (!); Küresel İklimin en önemli sigortalarından biri olarak denge kurmasını sürdürüyor. Eğer şimdilerde, insansız yeryüzü dönemi olan Aşırı Küresel Isınma ve Aşırı Küresel Soğuma dönemlerindeki ‘dengesizlik (kıtaların aşırı sürüklenmesi) hâli yaşanıyor olsaydı, bırakın yerkabuğunda çadır kurmayı, insan yaşamı sürmesi de mümkün olamazdı. M.Ö.10 binyıl civarında, Yeryuvarı Levha/Plaka hareketlerinin dengeye girmesi ile, iklim de denge kazanmış bulunuyor. Yerkabuğunda evler kurabilmemiz için hâlen de denge hâlini sürdürüyor.

Volkanların, dolayısıyla ‘Yerkabuğu Plakaları’nın bu ‘dengeli/bizi yaşatan’ hâlini reddetmek, ‘dengeli bir insana’ yakışır mı dersiniz!

İnsanoğlunu, ne yaparsa ‘küresel iklimin dengesini bozamaz’; bozsa bozsa ‘kendi dengesini’ bozar, gerisi de laf-ı güzaf...

http://www.ahmetmusaoglu.org

Yayın Tarihi
05.03.2014
Bu makale 8232 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!