Yarım porsiyon kadınlık

Basit anlatayım...

Türkiye nüfusunun yüzde 50’sini Ayşe’ler, Serpil’ler, Yeşim’ler...

Yüzde 50’sini de Ahmet’ler, Can’lar, Suphi’ler oluşturuyor.

***

Okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranı erkeklerden 5 kat fazla!

***

Biraz geri gidelim...

2003 yılında 100 Ayşe üniversite sınavına girdi, 86 tanesi üniversiteyi kazandı.

Aynı yıl sınava giren 100 Ahmet’ten ancak 77 tanesi üniversiteye girebildi.

Kalan 23 Ahmet kaldırım mühendisliğini kazandılar!

***

2015 yılında sınava giren 100 Serpil’in 92 tanesi 140 ve üzeri puan alarak barajı geçerlerken 100 Can’dan sadece 88 tanesi barajı aşabilmiş...

Yani 12 Can’a karşılık sadece 8 Serpil çuvallamış!

***

(Burada üniversite sınavlarında 180 ve üzeri puan alan Ayşe’lerin, Serpil’lerin sayısını da verip Ahmet’leri, Can’ları fazladan üzmeyeyim!)

***

Türkiye'de 21 yaşına kadar üniversiteyi kazanan öğrenciler arasında kız öğrencilerin üstünlüğü dikkati çekiyor.

2013-2014 rakamlarına göre; Üniversitelerde 16-20 yaş grubundaki 1 milyon 450 bin 208 öğrenciden 760 bin 300'ünü kız, 689 bin 908'ini ise erkek öğrenciler oluşturuyor.

***

Üniversite bittikten sonra durum tersine dönüyor...

Üniversite mezunu her 40 Suphi’ye karşılık 60 Yeşim işsiz kalıyor!

***

Biz de sanıyorduk ki...

“Okullarda başörtüsüne özgürlük” diye bas bas bağıranlar, Yeşim’ler üniversiteden mezun olduklarında, onlara iş sahası yaratacaklar!

Ve siz sanıyorsunuz ki...

İş bulmuş Serpil’in doğum iznini 16 haftaya çıkarmaları, onu düşündüklerinden dolayı!

Çalışmakta olan Ayşe’nin doğum yaptıktan sonra bir yıl günde 1,5 saat süt izni kullanabilecek olması, çocuk sayısını arttırdıkça çalışma ödeneğinin de artması, çocuğu ilkokula gidene kadar (5 yıl) yarı zamanlı çalışabilme hakkı getirilmesi; bizi yönetenler anne-çocuk ilişkisine önem verdikleri için!

Serpil doğum yaptıkça aldığı doğum parasının arttırılması, doğurdukça emeklilik yaşının kısaltılması, ailelere çocuk 18 yaşına gelene kadar para yardımı yapılması, bazı belediyelerin çocuk sayısı arttıkça ailelere ucuz su kampanyaları başlatmaları; hep devletimizin sosyal refah devleti olma özelliği yüzünden!

***

Tüm bunlar hiçbir akıllı patron hamile kalıp yıllarca çalışamayacak olan Ayşe’lere, Serpil’lere, Yeşim’lere boşuna iş vermesin diye!

Kadının evde oturması için gereken tüm şartları oluşturdular.

Daha geçen ay, Yargıtay hamilelik nedeniyle işten çıkarılan kadın işçinin tazminat talebini reddetmedi mi?

***

Tek eksiğimiz sadece kadınlarımızın yarım olması mı?

Yarım yamalak demokrasi; “Yüzde 50 seçmenini evde zor tutan” iktidar; Askerine ve polisine yüzde 50’nin biraz üzerinde güvenen; Yargıçlarına yüzde 49, din adamlarına yüzde 51, politikacılarına yüzde 78 güvenmeyen bir millet ve gelişmemekte direnen bir ülke!

Ayşeler, Serpil’ler, Yeşim’ler bol bol doğurmazlarsa bu “düzeni” sürdürecek eğitimsiz, sağlıksız, kültürsüz, yüz liraya oy veren, bedava ekmek kapmak için çamurlarda debelenen, iftar çadırında önüne konan bir tas çorbaya şükreden, köşe dönücülüğü marifet gören insanlar nereden bulunacaklar?

“Tam kadın” dedikleri Cem Karaca’nın dediği gibi “Yarım porsiyon aydınlıktır!"

***

Erkeklerden beş kat daha az okuryazar hallerine ve üzerlerinden hiç eksilmeyen toplum baskısına rağmen şu üniversite başarılarına baksanıza...

Tabi ki kadınlar eve kapatılmalı, çok çocuk doğurtulmalı!

Yoksa her yıl 10-20 Ahmet, Suphi, Can baraj altında kala kala...

“Yarımından” vazgeçtim, yakında piyasada hiç “adam” kalmayacak!