Yemez İçmez Beş Kuruş


      Çocukluğumda ,  pazarlarda mumdan yapılma sevimli ördekler satılırdı. “Yemez içmez beeş kuruş “ diye bağırırdı satıcılar. Bir keşmekeştir gidiyor .Akil adamlar, neleri yiyip neleri yemememiz gerektiğini anlatıp duruyorlar.En ilginci de aradan kısa bir zaman geçtikten sonra daha önce zararlı olduğunu savundukları, tereyağı , yumurta örneğinde olduğu gibi  temel ana gıdaların mutlaka tüketilmesinin gerekliliği savunuluyor. Meyveler , sebzeler   içinde aynı   ikilcilikler geçerli. Sağdan,  soldan   aldığım  duyumlar da “ Ne yiyeceğimizi şaşırdık “ sesleri yükseliyor.”Tanrının bağışladığı bulup beslenebilenlere ne mutlu “ diyenlerin sayıları da az değil. Dünya nüfusunun önemli bir bölümü açlıkla   boğuşurken ,  beyaz  ekmek, esmer ekmek sınıflandırması yapmak ne kadar gerçekçi bilemiyorum. Yüce tanrım  hiç bir canlıyı açlıkla  terbiye etmesin.1878  Osmanlı - Rus savaşından sonraki bozgundan sonra geri çekilmek zorunda  kalan askerlerimiz,”   Ekmek ,  ekmek   “ diye  bağırışarak onca yolu aç susuz yürüyerek geri döndükleri efsanesi halâ belleklerden silinmemiştir. Anaların açız diye ağlaşan çocuklarını avutmak için,  tencerenin   içine  koydukları  taşla suyu  onlar uyuyuncaya kadar karıştırdıkları  öyküsünden günümüz gençliğinin  haberdar olduğunu da sanmıyorum. Tabi ki gönül bolluk, refah  içinde  yaşamalarını  diler.  Geçmişin unutulmaması    kaydıyla.

      Tarihi geri çağırmak geliyor içimden sevgili okurlarım.Şu  mumdan ördeklerin formülünü elde ederek.yemeden , içmeden yaşamayı  programlayabilmek.Ne güzel olurdu.Yağsız , tuzsuz ,meyvesiz,sebzesiz,etsiz , ekmeksiz.Gel keyfim gel…O zaman belki savaşlar da biterdi.Silahlar da atıl olurdu . Ne gemi almak için heveslenirdi insanlar , ne uçak filoları kurmak için  tepişirlerdi. Aşk bile geçerliliğini yitirirdi.Öyle ya aç ayı oynamaz derler, aç adam  aşık mı olur ? !

      Eskici geçiyor  sokaktan . Dilinin döndüğü kadar tüm eskileri alabileceğini sıralıyor .Yine eskilere gideceğim.Doğduğum kent Bursa da eskiciliği Yahudiler yapardı . O  yollarda henüz  Filistin’e  göçmemişlerdi. “ Eskiler alırım, Eski pantol. ceket. ayakkabı “ deyip uzayıp giderdi.Yaramazlık yapan bir oğlan çocuğunu annesi kapıdan  göstererek, “Yaramaz çocuk da alır mısın ? “ diye sorunca ,”Yer boğaz istemeeem,yer boğaz istemeeem “ olmuştu  yanıtı.  Mahallece gülüşmüştük. Oğlan  çocuğu da dahil. Bazen minicik bir ses insan belleğinde ne kapılar açıyor, nereden, nerelere alıp götürüyor bizleri.

     Tüm   kainatın sağlıkla,  barışla  ,   mutlulukla  yaşayacağı ,hiçbir  çocuğun açlıktan ölmeyeceği zamanlar diliyorum ve düşlüyorum.Bırakalım benim mumdan ördekler anılarda kalsın.Dostlukla,sevgiyle buluşmak umuduyla…

Yayın Tarihi
28.01.2013
Bu makale 5071 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!