Yılbaşı’nda artık “Bak Postacı” gelmiyor!

Yılbaşı denilince; uzaktaki dostlarımıza, akrabalarımıza gönderdiğimiz Antalya manzaralı veya rengârenk süslü yılbaşı kartları aklıma gelir. Bu yılbaşı kartlarının çoğunluğu kar manzaralı olurdu. Artık bu gelenek de geçmişte kaldı

 

Bilmem hatırlar mısınız? Eskiden postacı evlerimize, işyerlerimize allı pullu tebrik kartları getirirdi. Postacının elinden heyecanla aldığımız ve her bir kelimesine veya üzerindeki resme farklı anlamlar yüklediğimiz o kartlar şimdilerde hiç gelmiyor. Gönderenin duygularını, dileklerini arkasındaki bir fotoğraf karesinde saklayan bu tebrik kartları bugün artık diğer birçok şey gibi nostalji oldu.

Uzun yıllar boyunca insanoğlu, bu tebrik kartı atma veya tebrik kartı alma sevincini yaşadı. Fakat günden güne gelişen teknoloji bizim en masum coşkularımızı da elimizden aldı. Artık SMS’lerimiz, e-mail’lerimiz, e-kartlarımız var. Yapacağımız sadece bir tuşa basmak. Bu nedenle artık artık yılbaşında evlerimize “Bak Postacı” gelmiyor.

Çok değil, daha 10-15 yıl öncesine kadar, haftalar öncesinde evlerde tatlı bir telaş başlardı. Çarşıdan tomarla kartpostal alınır; adres defterlerinden başka kentlerde oturan akraba, eş, dostların adresi bulunur; yılbaşından en az bir hafta önce tebrik kartları postaneye verilirdi. Gönderebilmek için de postanelerde uzun kuyruklarda beklenirdi. Sonra da bu kartlara alınan cevap tebrikleri, adres defterine özenle işaretlenirdi.

KAR MANZARALI KARTLAR

Bu yılbaşı kartlarının çoğunluğu kar manzaralı olurdu. Bu yılbaşı tebrik kartlarının ana temasını; dışarıda diz boyu kar, ışıkları açık tek katlı lüks bir ev, içinde ışıl ışıl parlayan bir yılbaşı ağacı, başlarında şapkalar, sağdan soldan sarkıtılmış rengârenk kâğıtlar oluştururdu. Çocukluğumda kar manzaralı tebrik kartlarının etkisiyle olacak, yılbaşı gecelerinde hep kar yağması gerektiğini sanırdım. Antalya’da hiç kar yağmadığı için, kar manzaralı bu yeni yıl kartları yüzünden hiç olmazsa, yılbaşı gecelerinde kar yağan bir bölgede oturmayı düşlerdim.

Yılbaşı tebriği deyip geçmeyin. Bizim yaştakiler için ilginç hatırası vardır bu tebriklerin… Oturur, saatlerinizi verir, yirmi beş kişiye tebrik yazarsınız. O yirmi beş kişinin beşinden cevap gelir. Buna karşılık yazmamış olduğunuz yirmi kişiden tebrik alırsınız. Şeker bayramında olsa, karşılığını vermek için Kurban bayramını bekler, Kurban bayramında olsa şeker bayramına kadar sabrederdiniz. Yılbaşı tebriklerinde ise hiç böyle değildi. Tebrik yollayamadıklarınızdan tebrik almışsanız, bu mahcubiyetten kurtulmak için tam bir yıl beklemeniz gerekirdi. Veya o dostunuza rastladığınızda “Aaaa” diye hayretle sorardık: “Yılbaşı tebrikimi almadın mı yoksa?”

GÜNLERCE ÖNCEDEN HAZIRLIK

Eskiden bayram olsun yılbaşı olsun, günlerce öncesinden tebrik kartları atardık sevdiklerimize. Bayrama veya yılbaşına yakın günlerde cadde boyu sıralanmış kartpostal satanları özenle ve dikkatlice gezerdik. Tüm sevdiklerimize, onların hoşlarına gidecek kartları tahmin etmeye çalışır ve kartları büyük bir titizlilikle tek tek seçerdik.

Başında dakikalarca oyalandığımız hangisini kime yollayalım diye düşündüğümüz renkli, renksiz, resimli, güllü, çiçekli kartlar yok artık. Bazen seçtiğimiz kartın yanlış anlaşılacağından ötürü duyduğumuz endişelerimiz de yok. Her özel günde uzaktaki akrabalarımıza, dostlarımıza gönderdiğimiz cicili bicili, allı pullu, o günün anlam ve önemini içeren tebrik kartları idi bunlar. Arkasına çoğunlukla güzel bir yazıyla yazmaya çalıştığımız özen gösterdiğimiz o sevimli kartlar. Şimdilerde artık teknolojinin gelişmesiyle yerini cep telefonu SMS’lerine bırakıp arkasına bile bakmadan gitti.

Üzülüyorum, bayramların ve yılbaşının bile bu yüzden o eski tadı vermediğine. O kartları yazma, zarfı yırtıp da kartı merakla çıkarmada alınan haz şimdi hiçbir şeyde yok. Mektup yazardık sevdiklerimize. Ve mektubun sonuna acele cevap diye not düşerdik. Sonra da cevap beklerdik. İstisnalar hariç mutlaka cevap gelirdi. Allah aşkına şimdi, o şarkılara bile konu olan postacı, kredi kartı ekstresi ve ödenecek faturalar dışında ne getiriyor bugün bize?

TELEFON ADETLERİ

Ve telefon; önce postanede operatöre bağlanır görüşülmek istenen numara yazdırılır, sonra bütün aile fertleri telefonun başında zilin çalması için beklerdik. Eğer acil görüşmemiz gerekiyorsa “Yıldırım görüşme olsun” diye hava bile atılırdı. O zaman postane operatörlerinin sesleri soğuk, sert ve ciddi idi. Ararken korkardık bile. Önceleri siyah beyaz hazırlanan, ardından renklenen tebrik kartları, ayrıca anıların canlı tanıkları idiler.

19. yüzyılın ortalarında Avrupa ve Amerika’da kullanılan ilk kartvizitler ve çoğunlukla arkadaş ziyaretlerinde ve özel günlerde kullanılan bu tebrik kartlarının yaratıcısı Parisli portre sanatçısı Andre Disderi’ydi. Daha sonra bu tebrik kartları bugünkü kartpostallara dönüşünce, bayramların vazgeçilmez tebrik mesajlarını taşıdı.

Batı geleneklerinin benimsenmesiyle, yılbaşı ve doğum günleri gibi kutlamalara da aracılık etmeye başladı. Eskiden insanlar tebrik kartlarını aldıkları zaman masalarının, kütüphanelerinin, büfelerinin üzerinde sergiler; tatil boyunca onu özenle korur, yakınlarına övünçle bunları gösterirlerdi. Ancak günümüz insanının vazgeçemediklerinden olan elektronik posta (e-mail) ve cep telefon mesajı (SMS) gönderme alışkanlığını artık kırmak çok zor.

YERİNİ SMS’LER ALDI

Yaşadıkça bazı şeylerin hayatımızdan çıktığını gözlemliyorum. Teknoloji geliştikçe vatandaşlarımız bayram kartlarını unuttular. Bayram kartlarının yerini cep telefonundan kısa mesajlar, internetten elektronik postalar almaya başladı. Doğal olarak alınan bir kart ile elektronik posta insanlara aynı hazzı vermese de, teknolojiyi kullananlar için zaman artık çok önemli. Bir dakika bile sürmeyen işlemler dururken, eski gelenekler artık cazibesini yitiriyor, yitirmek zorunda kalıyor.

Siz nasıl düşünürseniz, düşünün. Ben “İyi bayramlar” veya “Yeni yılını kutlar ve seni en içten sıcak duygularımla öperim” gibi basit, iddiasız ama gerçekten kendi kelimelerimizle ve kendi yazımızla ifade ettiğimiz o gerçek sevgi, gerçek saygı dolu, bin bir çeşit renkli resimli kartları bugün çok özlüyorum.

Yeni yılın hepinize sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini diliyorum

Yayın Tarihi
31.12.2010
Bu makale 14516 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Merhaba, Hüseyin bey ben Delphin Diva'da çalışmaktayım ve bizim Otelimizde kalan bir misafir Almanyada hakınızda bir yazı okumuş ve sizinle tanışmayı çok istiyor ama size nasıl ulaşabileceğini bilmiyor sizinle iletişime gecebilir mi acaba. Sevgilerimizle Hatice Karaşın

HATİCE KARAŞIN 23.10.2013

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!